Hayatın bir parçası olarak, bazen kötü haberlerle karşılaşmak zorunda kalabiliriz. Bu yazıda, Almanca dilinde kötü haberleri ifade etmek için kullanılabilecek cümle kalıplarını inceleyeceğiz. Zor zamanlarda duygularımızı doğru bir şekilde ifade etmek ve iletişimi sürdürmek önemlidir. Hadi başlayalım!

Advertisement

Almanca’da Kötü Haberlerin Verilmesinde Kullanılan Cümle Örnekleri

Bu ifadeler, duygusal anları ifade etmek ve zor haberleri paylaşmak için kullanılabilir. İyi iletişim dilerim.

  • Es tut mir leid, aber ich muss dir etwas mitteilen.
  • Üzgünüm, ama sana bir şey söylemek zorundayım.
  • I’m sorry, but I have to tell you something.
  • Ich fürchte, ich habe keine guten Neuigkeiten für dich.
  • Korkarım ki, senin için iyi haberlerim yok.
  • I’m afraid I don’t have good news for you.
  • Es ist wirklich schwer, das zu sagen, aber…
  • Bu söylenmesi gerçekten zor, ama…
  • It’s really difficult to say, but…
  • Diese Nachrichten werden dich wahrscheinlich schockieren.
  • Bu haberler seni muhtemelen şoke edecek.
  • These news will probably shock you.
  • Leider ist etwas Schlimmes passiert.
  • Maalesef kötü bir şey oldu.
  • Unfortunately, something bad has happened.
  • Es fällt mir schwer, die richtigen Worte zu finden.
  • Doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyorum.
  • I find it hard to find the right words.
  • Ich wünschte, ich könnte dir eine bessere Nachricht überbringen.
  • Keşke sana daha iyi bir haber verebilsem.
  • I wish I could give you better news.
  • Es tut mir wirklich leid, dir das sagen zu müssen.
  • Bunu sana söylemek gerçekten üzücü.
  • I’m really sorry to have to tell you this.
  • Es ist wichtig, dass du stark bleibst.
  • Güçlü kalmak önemlidir.
  • It’s important that you stay strong.
  • Wenn du reden möchtest, bin ich hier für dich.
  • Konuşmak istersen, buradayım.
  • If you want to talk, I’m here for you.
  • Ich stehe dir zur Seite, egal was passiert.
  • Ne olursa olsun, yanındayım.
  • I’m here for you, no matter what happens.
  • Es wird Zeit brauchen, um das zu verarbeiten.
  • Bu işlemek için zaman alacak.
  • It will take time to process this.
  • Wir werden gemeinsam durch diese schwierige Zeit gehen.
  • Bu zor zamanlardan birlikte geçeceğiz.
  • We will get through this difficult time together.
Advertisement
  • Ich habe schlechte / traurige Nachrichten.
  • Kötü / üzgün haberlerim var.
  • I have bad / sad news.
  • Etwas Schreckliches ist passiert.
  • Çok korkunç bir şey oldu.
  • Something terrible has happened.
  • Das, was ich Ihnen gleich sagen werde, …
  • Sana simdi ne söyleyeceğim sey …
  • What I’m about to tell you is…
  • …, ist (sehr) ernst / traurig / hart.
  • …, (çok) ciddi / üzgün / zor.
  • …, is (very) serious / sad / hard.
  • … wird Sie verärgern / enttäuschen.
  • … sizi kızdıracak / hayal kırıklığına uğratacak.
  • … will upset / disappoint you.
  • Ich weiß kaum, wie ich es sagen soll, aber …
  • Nasıl söyleyeceğimi (neredeyse) bilemiyorum ama …
  • I hardly know how to say it, but…
  • Es wird Ihnen nicht gefallen, aber …
  • Hoslanmayacaksin ama …
  • You won’t like it, but…
  • Das Allerschlimmste ist eingetreten.
  • En kötüsü gerceklesti.
  • The worst has happened.
  • Ayse hatte einen Unfall.
  • Ayşe bir kaza geçirdi.
  • Ayse had an accident.
  • Ronaldo liegt im Krankenhaus.
  • Ronaldo hastanede (yatiyor).
  • Ronaldo is in the hospital.
  • Tobias hat Krebs.
  • Tobias’ın kanseri var (kanser oldu).
  • Tobias has cancer.
  • Mehmet ist tot.
  • Mehmet öldü.
  • Mehmet is dead.
  • Er ist plötzlich an einem Herzinfarkt gestorben.
  • Birdenbire kalp krizinden öldü.
  • He suddenly died of a heart attack.
  • Es hätte schlimmer kommen können.
  • Daha kötü olabilirdi.
  • It could have been worse.
  • Lass dich davon nicht unterkriegen.
  • Bunun seni alt etmesine (üzmesine) izin verme.
  • Don’t let it get you down.
  • Es tut mir aufrichtig leid. Das ist ja schrecklich / fürchterlich.
  • Gerçekten üzgünüm. Bu korkunç / dahset.
  • I’m truly sorry. That’s terrible / dreadful.
  • Das muss für dich sehr schwer sein.
  • Bu senin için çok zor olmalı.
  • This must be very hard for you.
  • Es muss eine sehr schwere Zeit für Sie sein.
  • Senin için çok zor bir zaman olmalı.
  • This must be a very difficult time for you.
  • Gibt es irgendetwas, was ich (für dich) tun kann?
  • Yapabileceğim bir şey var mı (senin için)?
  • Is there anything I can do (for you)?
  • Wenn du irgendwas brauchst, bitte sag es mir …
  • Bir şeye ihtiyacın olursa, lütfen söyle bana …
  • If you need anything, please tell me…
  • Ich denke an dich in dieser schwierigen Zeit.
  • Bu zor zamanda seni düşünüyorum (kalbim seninle).
  • I’m thinking of you during this difficult time.
  • Bestell Ayse von mir die besten Wünsche für eine schnelle Genesung.
  • Benden Ayşe’ye hızlı bir iyileşme için en iyi (gecmis olsun) dileklerimi ilet.
  • Send my best wishes to Ayse for a speedy recovery.
  • Mein (aufrichtiges) Beileid. Mein herzliches Beileid.
  • Gerçekten başsağlığı (diliyorum). Yürekten başsağlığı (diliyorum).
  • (Sincere) condolences. My heartfelt condolences.
  • Ich möchte Ihnen mein herzliches Beileid ausdrücken.
  • Ben yürekten başsağlığı diliyorum.
  • I want to express my heartfelt condolences to you.

Hayatın iniş çıkışlarına karşı gelmek bazen zor olabilir. Bu ifadelerle, kötü haberleri duyurmanın zorluğunu anlamak ve empati göstermek önemlidir.

Bir sonraki yazıda buluşmak üzere, zor zamanlarda birbirimize destek olmayı dilerim.

Teile deine Liebe
Advertisement