Bugün, Almanca dilinde yaygın olarak kullanılan telefon görüşmelerinde karşılaşabileceğiniz temel ifadeleri keşfedeceğiz. Almanca telefon konuşmalarında kullanılan bu ifadeler, iletişiminizi geliştirmenize ve daha etkili iletişim kurmanıza yardımcı olabilir. Şimdi, Almanca telefon diyaloglarına bir göz atalım!

Advertisement

Almanca Sürpriz ve İnananama İfade Eden Cümle Örnekleri:

Aşağıda, telefon görüşmeleri esnasında kullanılabilecek konuşma örnekleri bulabilirsiniz.

  • Hallo, hier spricht __________ aus Deutschland.
  • Merhaba, ben Almanya’dan __________.
  • Hello, this is __________ from Germany.
  • Schön, wieder von dir zu hören.
  • Seninle tekrar görüşmek güzel.
  • Nice to hear from you again.
  • Ich habe eine ganze Weile nichts von dir gehört.
  • Bir süredir senden haber alamadım.
  • I haven’t heard from you in a while.
  • Ich würde dich gern besuchen.
  • Seni ziyaret etmek isterim.
  • I would like to visit you.
  • Ich wollte einfach hallo sagen.
  • Sadece merhaba demek istedim.
  • I just wanted to say hello.
  • Ist __________ da? Kann ich kurz mit ihr sprechen?
  • __________ orada mı? Onunla bir dakika konuşabilir miyim?
  • Is __________ there? Can I speak with her briefly?
  • Tut mir leid, sie ist gerade ausgegangen. Aber du erreichst du sicher auf ihrem Handy.
  • Üzgünüm, yeni ayrıldı. Ama eminim ona cep telefonundan ulaşabilirsin.
  • Sorry, she just left. But you can surely reach her on her mobile.
  • Kannst du sie bitten, mich zurückzurufen?
  • Ondan beni aramasını rica eder misin?
  • Can you ask her to call me back?
Advertisement

Aşağıda, telefon görüşmeleri esnasında kullanılabilecek daha fazla konuşma örnekleri bulabilirsiniz.

  • Es passt im Moment nicht so gut. Kann ich zurückrufen?
  • Şu anda çok iyi bir zaman degil. Seni tekrar arayabilir miyim?
  • It’s not a good time at the moment. Can I call you back?
  • Bis wann kann ich dich anrufen?
  • Seni ne zaman arayabilirim?
  • Until when can I call you?
  • Ich bin zu Hause. Kannst du mich auf dem Festnetz anrufen?
  • Ben evdeyim. Beni sabit hattan arayabilir misin?
  • I’m at home. Can you call me on the landline?
  • Hast du meine Nummer?
  • Numaram sende var mı?
  • Do you have my number?
  • Ich habe eine neue Handynummer.
  • Yeni bir cep numaram var.
  • I have a new mobile number.
  • Ich rufe dich vom Handy an. Mein Akku geht zu Ende.
  • Seni telefondan ararım. Pilim bitiyor.
  • I’ll call you from my mobile. My battery is running out.
  • Ich habe kein sehr gutes Signal.
  • Çok iyi bir sinyalim yok.
  • I don’t have a very good signal.
  • Tut mir leid, du warst auf einmal weg.
  • Üzgünüm, aniden gitti.
  • Sorry, you disappeared all of a sudden.
  • Ich höre dich gut. Kannst du mich hören?
  • Seni iyi duyuyorum. Beni duyuyor musun?
  • I can hear you well. Can you hear me?
  • __________ am Apparat. Wie kann ich Ihnen helfen?
  • Telefonda __________. Size nasıl yardımcı olabilirim?
  • __________ on the line. How can I help you?
  • Hier spricht __________ , ich rufe aus Hamburg an.
  • Ben __________ , Hamburg’dan arıyorum.
  • This is __________ calling from Hamburg.
  • Hier ist _________ von der Firma Bosch.
  • Ben Bosch firmasından __________.
  • This is _________ from Bosch company.
  • Ist Ali da? – Einen Augenblick. Ich rufe ihn.
  • Ali orada mı? – Bir dakika. Onu çağırayım.
  • Is Ali there? – One moment. I’ll call him.
  • Ich stelle Sie durch.
  • Sizi bağlıyorum.
  • I’ll connect you.
  • Ihren Namen habe ich von einer Kollegin.
  • İsminizi bir meslektaşımdan aldım.
  • I got your name from a colleague.
  • Ihr Unternehmen ist mir empfohlen worden.
  • Şirketiniz bana önerildi.
  • Your company has been recommended to me.
  • Wir haben uns auf der Messe in München kennengelernt.
  • Münih’teki fuarda tanıştık.
  • We met at the fair in Munich.
  • Was kann ich für Sie tun?
  • Sizin için ne yapabilirim?
  • What can I do for you?
  • Ich möchte einen Termin / Treffen vereinbaren.
  • Randevu almak / buluşmak istiyorum.
  • I would like to schedule a meeting / appointment.
  • Sind Sie (dafür) zuständig?
  • Bunun icin siz mi sorumlusunuz?
  • Are you responsible for this?
  • Wenn Sie einen Moment dranbleiben, suche ich jemanden, der Ihnen helfen kann.
  • Bir dakika beklerseniz, size yardım edebilecek birini arıyorum.
  • If you stay on the line for a moment, I’ll find someone who can help you.
  • Ich höre Sie sehr schlecht.
  • Sizi çok kötü duyuyorum.
  • I can hear you very poorly.
  • Das habe ich leider nicht ganz mitbekommen.
  • Ne yazık ki, bunu tam olarak alamadım.
  • Unfortunately, I didn’t quite catch that.
  • Könnten Sie es bitte wiederholen?
  • Lütfen tekrar eder misiniz?
  • Could you please repeat that?
  • Unsere Leitungen sind im Moment alle besetzt. Bitte bleiben Sie am Apparat.
  • Hatlarımız şu an çok meşgul. Lütfen hatta kalın.
  • All our lines are currently busy. Please stay on the line.
  • Es ist leider etwas dazwischen gekommen.
  • Ne yazık ki, araya başka bir iş girdi.
  • Unfortunately, something has come up.
  • Ich muss unseren Termin verschieben / absagen.
  • Randevumuzu ertelemeliyim / iptal etmeliyim.
  • I need to reschedule / cancel our appointment.
  • Eine Sitzung fällt aus, sodass wir unser Treffen vorziehen könnten.
  • Bir oturum iptal edildi, bu yüzden toplantımızı öne alabiliriz.
  • A meeting is canceled, so we could bring our meeting forward.
  • Frau / Herr __________ ist leider nicht erreichbar.
  • Ne yazık ki, Bayan / Bay ___________ müsait değil.
  • Unfortunately, Mrs. / Mr. ___________ is not available.
  • Er / Sie ist in einer Sitzung.
  • O toplantıda.
  • He / She is in a meeting.

Almanca telefon görüşmelerinde sıkça karşılaşılan ifadeleri öğrenmek, dil becerilerinizi güçlendirmenin harika bir yoludur. Umarım bu liste, Almanca konuşma pratiğinizi artırmanıza ve iletişim becerilerinizi daha da geliştirmenize yardımcı olur. Başka dil konularında da size yardımcı olabilmek için buradayım. İyi öğrenmeler dilerim!

Teile deine Liebe
Advertisement